TCK M.125
HAKARET SUÇU
GİRİŞ
Demokratik bir toplum düzeninin şartlarından biri ifade özgürlüğüdür. Böyle bir toplumda herkes kendini istediği gibi ifade etme özgürlüğünü haizdir. İfade özgürlüğü yalnızca kişilerin düşündükleri herhangi, olağan bir konuyla sınırlandırılmamıştır. Toplumdaki bireylerin ifade özgürlüğünün kapsamına baktığımızda; diğer kişilerin, yöneticilerin ve kamuoyunun hoşuna gitmeyen açıklamaların da yer aldığı söylenmelidir. Yani ifadeyi mümkün kılan her türlü aracı kullanmayı, gündelik ve olağan hayata, sanata, bilime, sosyal hayata, ekonomiye vb. dair her türlü bilgi ve düşüncenin aktarılmasını içine alan bir özgürlüktür. Ancak bu özgürlük sınırsız değildir ve meşru bir amaçla, demokratik bir toplumda orantılı ve zorunlu olmak koşuluyla ve kanunla sınırlanabilir.
Bir kimsenin şeref, haysiyet ve toplum içindeki itibarı kişilik haklarının bir parçasıdır. Bu kişilik haklarına yönelik saldırıların TCK kapsamında cezai yaptırımlarla önlenmesi esası benimsenmiştir. 5237 s. TCK’da özel hükümler başlığını taşıyan ikinci kitabın kişilere karşı suçlar başlığını taşıyan ikinci kısmının sekizinci bölümü şerefe karşı suçlara ayrılmıştır; hakaret suçu TCK m.125’te düzenlenmiştir.
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
1.BU DÜZENLEME İLE HANGİ HUKUKİ DEĞER KORUNUR?
Hakaret suçunun koruduğu hukuki değer, şeref ve sosyal saygınlıktır. Madde gerekçesine bakıldığında; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değerin, kişilerin şerefi haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olduğu belirtilmektedir.
2.SUÇUN UNSURLARI
2.1. MADDİ UNSURLAR
2.1.1. HAKARET SUÇUNUN FAİLİ KİMDİR?
Fail bakımından herhangi bir özellik aranmaz, yani herhangi bir kişi bu suçun faili olabilir. TCK m.125 f.1 c.1’de “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi…” diyerek bu suçun failinin ceza sorumluluğu olan herhangi bir kişi olabileceği anlaşılmaktadır.
TCK m.125 kapsamında tüzel kişilerin ceza sorumluluğu konusunda bir düzenleme getirilmemiştir. TCK m.20 f.2; “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.” diyerek tüzel kişiler bakımından özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği genel hükümlerde düzenlenmesine rağmen tüzel kişiler bakımından tedbir sorumluluğu hakaret suçu bakımından kabul edilmemiştir.
2.1.2. HAKARET SUÇUNUN MAĞDURU KİMDİR?
TCK m.125’te düzenlenen hakaret suçunda kanun koyucu “bir kimse” diyerek mağdurun herhangi bir kimse olabileceğini ifade etmiştir, yani mağdurun sıfatı herhangi bir özellik taşımaz. Ancak mağdur bakımından özellik taşıyan durum isnadın belirli ya da belirlenebilir bir veya birden fazla kişiye yönelmiş olmasının gerekmesidir. Buna göre suçun oluşabilmesi için mağdurun isminin açıkça ifade edilmesi gerekmez. Mağdurun kim olduğunun kullanılan sözlerden anlaşılabilmesi yeterlidir.
İlgili hüküm TCK m.126’da hüküm altına alınmıştır:
“Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.”
Tüzel kişiler mağdur olabilir. TCK m.125/5; “Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” Bu düzenleme tüzel kişilerin hakaret suçunun mağduru olmalarına engel değildir. Yasada bütün tüzel kişileri mağdur sıfatı kapsamına alabilecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların suçun mağduru olması bakımından; hakarete maruz kalan topluluğu oluşturan şahıslardan her biri kullanılan sözler bunları belirlenebilir nitelikte ise tek başına fiil aleyhine de takibatta bulunabilir. Yani mağdurlar belirli ve somut olmalıdır.
Kişi topluluklarında mağdur bizzat topluluktur ve topluluğa karşı tek bir hakaret suçu oluşur. Birden fazla kişinin bir arada bulunması halinde hareketin tek bir fiille işlenmiş olması haline zincirleme suç hükmü uygulanacaktır.
2.1.3. HAKARET SUÇUNUN KONUSU NEDİR?
Hakaret suçunun hukuki konusu ise bireyin toplum içindeki saygınlığı, yani sosyal bir kavram olan şereftir. Hakaret bireyin toplum içindeki saygınlığını zedeleyebileceği gibi bireyin kendisine karşı duyduğu öz saygınlığını da olumsuz olarak etkileyebilir. Bu nedenle öğretide şeref ikiye ayrılır: iç şeref ve dış şeref. İç şeref, kişinin kendin, şerefli biri olarak gördüğüne dair duygu iken, dış şeref ise kendisi dışında başkalarının onu saygın ve onurlu olarak görmesi ile ilgilidir.
Şeref, kişilerin toplum içindeki saygınlığının yanı sıra bireyin kendisi hakkındaki kanaatlerini de içeren karma bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle kanun hem yüze karşı hem de yoklukta ve açıkça işlenen hakaret fiillerini cezalandırmıştır.
2.1.4. HAKARET SUÇU İÇİN ARANAN HAREKET NEDİR?
Suçun oluşumu için kişinin kendisine duyduğu saygının da azalması veya kişinin gerçekten incinmesi gerekli değildir. Bu nedenle hakaret suçu sırf hareket ve tehlike suçudur.
TCK m.125/1: “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Anlaşılacağı üzere hakaret suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Mağdurun huzurunda veya yokluğunda mağdurun saygınlığını rencide edecek derecede somut bir fiil veya olgu isnat etmek suretiyle ya da sövmek suretiyle işlenebilir. Mülga 765 s. TCK’ya kıyasla 5237 s. TCK’da hakaret ve sövme suçu arasında bir ayrım yoktur. Hakaret suçunu oluşturan seçimlik hareketlerden somut bir fiil veya olgu isnadının, diğer seçimlik hareket olan sövmeye göre haksızlık içeriği ve mağdurun saygınlığı üzerindeki olumsuz etkisi daha fazladır. Seçimlik hareketli hakaret suçu bakımından aynı şekilde cezalandırılacağı görülür.
Somut bir fiil ya da olgunun söz konusu olabilmesi için, aşağılayıcı isnadın yer, zaman, şekil ve kişilere ilişkin genel hatlarının belirtilmesi ve hakaret konusu fiili somutlaştıracak açıklıkta olması yeterli olup, isnatların olayın bütün ayrıntılarını içermesi gerekmez.
2.1.5. HAKARET SUÇU NASIL BİR NETİCENİN GERÇEKLEŞMESİ İLE OLUŞUR?
Hakaret suçunun kanuni tanımında fiilin dış dünyada somut bir değişiklik meydana getirmesinden bahsedilmemektedir. Filin tamamlanmış sayılması için failin amaçladığı neticenin gerçekleşmesi aranmaz. Bu yönüyle suç, soyut bir tehlike suçudur.
Mağdur kendisine yönelen fiil nedeniyle kesinlikle üzüntü duymasa ya da kişilik olarak bu tahkirden etkilenmese de suç tamamlanmış olur. Mağdurun suç oluşturan sözü duyması ya da kafa karışıklığı halinde, kafa karışıklığına neden olan öğesini tamamlayan üçünü kişinin öğrenmesiyle suç tamamlanmış olur.
2.1.6. HAKARET SUÇUNDA ARANAN NEDENSELLİK BAĞI NEDİR?
Hakaret suçu bir düşüncenin açıklanmasından ibaret olup isnat edilen fiil veya olgunun diğer kişiler tarafından öğrenilmesi veya algılanması ile suç oluşur.
2.2. HAKARET SUÇUNUN MANEVİ UNSURLARI NELERDİR?
Hakaret suçu, genel kast ile işlenen bir suçtur, yani özel kast aranmaz. Hakaret suçunun oluşabilmesi için fail, fiili ve neticeyi bilecek ve isteyecektir. Bu çerçevede eylemin “şaka” niteliği taşıyıp taşımadığı her somut olaya göre değerlendirilmelidir. Yine gıyapta hakaret bakımından kafa karışıklığına ilişkin ihtilat unsuru gerçekleşmek zorunda olduğundan, failin hakareti içeren söz, yazı ya da hareketin en az 3 kişiye ulaşmasını istemesi gerekir. Hakaretamiz bir söz “şerefe tecavüz amacıyla” sarf edilmediği sürece kimsenin şerefini ihlal edemez.
Asıl kişi yerine bir başkasına yönelik hakaret fiili bakımından hata önemsiz sayılmıştır. Mağdurun şahsı hakaret suçunun gerçekleşmiş sayılıp sayılmaması bakımından önemli değildir. Failin cezalandırılabilirliği bakımından; hakaret suç tipinin koruduğu hukuki değer şerefli yaşama hakkı olduğundan dolayı aynı değerdeki konuda yanılma önemsizdir.
2.3. HAKARET SUÇUNUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU NEDİR?
TCK m.125’te düzenlenen hakaret suçu bakımından hukuka uygunluk sebepleri içinde yer alan hakkın icrası hukuka uygunluk sebebi önem taşır. Bu sebep çerçevesinde
• haber verme hakkı,
• terbiye etme hakkı,
• ihbar ve şikayet hakkı,
• eleştiri hakkı ve savunma hakkı (iddia ve savunma dokunulmazlığı)
dikkat çeker.
Ayrıca mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebi de kendine uygulama alanı bulur. Çünkü kural olarak hakaret suçu, soruşturma ve kovuşturma bakımından mağdurun şikayetine bağlıdır, yani mağdur burada şeref hakkı üzerinde kesinlikle tasarruf yapabilir.
3. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ
3.1. HAKARET SUÇUNA TEŞEBBÜS MÜMKÜN MÜDÜR?
Hakaret suçu, tehlike suçudur. Kural olarak bu suça teşebbüs mümkün değildir. 5237 s. TCK/35-1’e göre teşebbüs; kişi, işlemeyi kastettiği bir suça elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Ancak hakaret suçuna teşebbüs mümkündür bu genel hükümden hareketle şu örnek verilebilir: fail, hakaret içeren mektubu postaya verse ve fakat bu mektup mağdura ulaşmadan partneri tarafından açılsa ve yok edilse suçun teşebbüs aşamasında kaldığı ifade edilebilir.
Hakaret suçu bakımından gönüllü vazgeçme mümkündür.
3.2. HAKARET SUÇUNDA İŞTİRAK ÖZELLİK GÖSTERİR Mİ?
İştirak hakaret suçu bakımından bir özellik göstermez.
3.3. HAKARET SUÇUNDA İÇTİMA MÜMKÜN MÜDÜR?
Hakaret suçu zincirleme suç şeklinde işlenebilir. 5237 s. TCK’ya göre değişik zamanlarda yapılan hakaretin bir fiil isnadı ya da sövme şeklinde olması mümkündür. Buna karşılık mağdurların değişik olması durumunda mağdur sayısınca suçun oluştuğu söylenmelidir. Ayrıca aynı hakaretin birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi halinde de suç zincirleme suç kabul edilip bir cezaya hükmedilir. Hakaret suçu bakımından özel zincirleme suç hükmü TCK m.125/5’te yer alan “Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”
4. HAKARET SUÇUNUN MUHAKEMESİ VE YAPTIRIM SÜRECİ NASIL GERÇEKLEŞİR?
Hakaret suçu şikayete tabi bir suç olarak kabul edilmiştir. Ancak suçun şekli bakımından hakaret suçunun kamu görevlisine, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ve yine kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi mümkündür. Bu durumlarda hakaret suçunun işlenmesi halinde şikayet bir dava şartı olarak aranmamaktadır. Kamu yönetiminin itibarının korunması bakımından şikayet dava şartı olmaktan çıkarılmıştır. Hakaretin diğer şekilleri bakımından şikayet dava şartı olma özelliğini korur.
Mağdur şikayet etmeden ölürse veya kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.
Şikayet süresi fail ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır.
Dava basın ve yayın yoluyla işlenmişse davanın, dava süresinin düzenlendiği ilgili kanunlarda öngörülen süreler içinde açılmalıdır.
Görevli mahkeme, hakaret suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak belirlenmiş olduğuna göre görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
TCK m.125’te düzenlenen hakaret suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak belirlenmiş olduğuna göre seçenekli bir ceza öngörülmüştür. Hakim gerekçe göstererek bu iki cezadan birini tercih edebilir. TCK m.125/3’te belirtilen nitelikli haller bakımından cezanın alt sınırının bir yıldan az olamayacağı düzenlenmesi karşısında adli para cezası verilmesi mümkün değildir.
Nitelikli halin gerçekleşmesi durumunda TCK m.61 çerçevesinde adli para cezasının alt sınırının üstünde belirlenmesi mümkün olup olmayacağı öğretide tartışılmaktadır.
4.1. HAKARET SUÇUNDA UZLAŞTIRMA VAR MIDIR?
Soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarda şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek ya da özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur. Hakaret suçlarından takibi şikayete bağlı olanlar uzlaşmalıktır.
4.2. HAKARET SUÇUNDA ÖNÖDEME MÜMKÜN MÜDÜR?
Önödeme kurumu TCK m.75/1’de düzenlenmiştir ; “Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı…” ancak hakaret suçu önödemelik bir suç değildir.
4.3. HAKARET SUÇUNDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA HÜKMEDİLEBİLİR Mİ?
Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Buna göre sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşma söz konusu ise öncelikle uzlaşma uygulanmalıdır.
Bu hüküm karşısında soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suçla ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmayacağı hususu değerlendirilmelidir.
4.4. HAKARET SUÇUNDA DELİL YASAĞI NEDİR?
Özellikle telefon yoluyla yapılan hakaret eylemleri bakımından mağdurun söz konusu telefon görüşmelerini kaydederek delil olarak kullanması mümkündür. Bu halde elde edilen kayıtlar yasak delil içinde kabul edilemez. Bu hal zorunluluk hali ya da meşru savunma olarak değerlendirilebilir.
“Soruşturma aşamasında 31.05.2005 tarihli tutanak ile çözümü yapılan ve şikayetçi tarafından kayda alınan teyp kasetine göre, şikayetçi ile görüşen kişinin telefonda şikayetçiye sövme ve tehdit içeren sözler söylemesi karşısında, sanık tarafından inkar edilen bu görüşmedeki şahsın sanık olup olmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, dinleme kararı olmadan iki kişi arasında geçen telefon görüşmesinin teybe alınmasıyla elde edilen delilin 5271 sayılı CMK’na göre geçerli delil niteliğinde olmadığından bahisle yasal olmayan gerekçe ile atılı suçlardan beraat kararı verilmesi,…”
(2. CD., 22.1.2009, 2008/11929E. , 2009/922K.
5. HAKARET SAYILAN VE SAYILMAYAN İFADELERİN BİR KISMI
Hakaret sayılan kelime ve sözler kanunda tek tek belirtilmediği gibi hakaret sayılmayan kelimeler veya sözler de kanunda tek tek açıklanmış değildir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarıyla belirlenen, kategorik bir biçimde hakaret sayılmayan sözler şunlardır:
1.Beddua niteliğindeki kelime ve sözler. Örneğin, “allah belanı versin”, “allahından bul”, “allah müstahakını versin” şeklindeki sözler beddua niteliğinde sözler olup hakaret suçuna vücut vermemektedir.
2.Eleştiri veya ağır eleştiri mahiyetindeki kelime ve sözler. Örneğin, bir mahkeme hakimine yönelik “dosyaları okumuyorsunuz, okumadığınız gibi biz okuduğumuz için susturmaya çalışıyorsunuz, bu rezalettir” şeklindeki sözler eleştiri mahiyetindedir.
Örneklendirmek gerekirse;
• “Eşkıya mısın, anarşist misin, sen ne biçim avukatsın.” – kaba ve nezaket dışı hitap tarzı olarak değerlendirilmiştir. (Yargıtay 4. CD. E: 2020/12836 K: 2021/6846 T: 01.03.2021)
• “Ulan it, benimle konuşurken ağzını yıka, mert ol, Kastamonu’nun ayısı.” – biçimindeki sözler onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmadığı belirtilmiştir. (Yargıtay 4. CD. E: 2015/5853 K: 2015/29903 T: 27.05.2015)
• “Okumuşsunuz ama bu kadar nasıl cahil olabilirsiniz.” – ifadesi rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış, ağır eleştiri niteliğinde olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 4. CD. E: 2013/3009 K: 2014/11868 T: 15.04.2014)
• “Sen çapulcu musun?” – ifadesi, sert eleştiri niteliğinde olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 4. CD. E: 2013/1452 K: 2014/11743 T: 14.04.2014)
• “Senin çenek çok düşük, sesin çok çıkıyor.” – ifadesi hakaret olmayıp kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 18. CD. E: 2015/9261 K: 2015/8179 T: 19.10.2015)
3.Kaba hitap ve nezaket dışı kelime ve sözler. Örneğin, bir kimseye yönelik “terbiyesiz” , “ahlaksız” , “siz kimsiniz lan” , “ne mal olduğunuzu biliyorum” şeklindeki sözler kaba söz/hitap mahiyetinde olup hakaret suçu teşkil etmez.
4.Salt rahatsız edici kelime ve sözler. Örneğin, “sen kendini bilmeyen birisin, cehalet var sende” şeklindeki sözler rahatsız edici nitelikte olup hakaret suçuna vücut vermez.
Bir sözcüğün hakaret oluşturup oluşturmadığına burada sözlük üzerinden tespit edebilirsiniz: https://hakaretmi.com